Savcı tarafından bulunamayan ‘faili’ Devlet Bahçeli’den ayrıldı

Cumhuriyet yazarı Terkoğlu bugünkü yazısında emekli amiral Türker Ertürk’ün tehdidini ve sonrasında yaşananları aktardı.

Terkoğlu’nun yazısının ilgili bölümü şöyle:

4 Nisan 2021’de Türker Ertürk’e tehdit geldi. O kadar müstehcen değil. Açıkça… Motamot şöyle yazmıştı: “Bu terörist sevdalısı Mihraç Ural köpeğinin yoldaşı Amiral Türker Ertürk darbe mi düşünüyor, tokat atacağız, bir daha akıllarına gelmez…”

“Kafasına vuracağız” sözü de net… Ya tehdit eden?

Adı Alparslan Çelik’tir.

Hatırlamayanlar için sizi yedi yıl öncesine götüreyim…

Putin ve Erdoğan’ın bugün olduğu kadar yakın olmadığı günler. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin tespitine göre, Suriye’de cihatçı teröristlere yönelik operasyon yürüten Rus Su-24 uçağı, 24 Kasım 2015’te sınır ihlali yaptı. Daha sonra bir F-16 tarafından düşürüldü. Uçaktan atlayan Rus pilot Oleg Peshkov, paraşütüyle havada süzülüyordu. Ama yerde onu öldürmek için bekleyen insanlar vardı. Suriye’de kendisini 2. Sahil Tümeni olarak tanıtan birliğin komutanı Alparslan Çelik, komutasındaki militanlarla pilotu hedef almıştı. Peshkov’a dört kurşun isabet etti. Yere düştüğünde öldü. TSK, yakışır bir şekilde Suriye’den şehit olan pilotu Türkiye’ye getirerek askeri törenle Rus ordusuna teslim etti.

Ama cinayet aslında bir savaş hatasıydı. Çünkü ölmekte olan silahsız bir askeri öldürmek uluslararası hukuka aykırıydı.

Alparslan Çelik’e o günlerde bir şey olmadı. Çünkü olaydan sonra Rus istihbaratının amacına girdiğini ve Türkiye’ye geldiğini gördü. Türkiye’de savcılık, Çelik hakkında takipsizlik kararı verdi. Kararda, Rus pilotun “uçaktan inerken başını üstündeki cam kısma çarpması nedeniyle kafatasında kırıklar olmuş olabileceği” yazıldı.

Yıllar geçti. Türkiye ve Suriye yakınlaştı. Dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu, AKP’den koptu. 15 Temmuz darbe girişiminin ardından olay FETÖ ile ilişkilendirildi. Bu kez örgütün bu etkinliği Türkiye ile Rusya’yı savaşa sürüklemek amacıyla düzenlediği iddia edildi.

Alparslan Çelik ne olacak?

İyi niyetinden vazgeçecek mi? Tabii ki bir kafeye girip garsonluk yapmadı. Türkiye’de mafya işlerine bulaşması sanırım sizin için sürpriz olmadı.

Hazırsanız anlatayım…

31 Mart 2016’da polise ihbarda bulunuldu. İzmir’in Karabağlar ilçesinde bir restorana silahlı kişiler girdi. Olay yerine giden güvenlik görevlileri 17 kişiyi gözaltına aldı. Alparslan Çelik’ten tahmin ettiğiniz gibi biri obur değildi. Yapılan aramada zanlılardan 5 makineli tüfek, 4 tabanca ve 2 telsiz ele geçirildi. Çelik ve arkadaşları, “Ateşli Silahlar Yasasına Muhalefet” ve “Savaş silahı bulundurmak” suçlamasıyla tutuklandı.

Yakalananlar bir hatalar ordusuydu. Hayır, bunun politik bir sorun olduğunu düşünme. Örneğin Rus pilotu öldüren Alparslan Çelik’in “sahte para” suçundan 2,5 yıl hapis cezasına çarptırıldığı fark edildi. Elazığ Emniyet Müdürlüğü tarafından “hükümlünün kaçmasına yardım etmek” ve “dolandırıcılık” kabahatlerinden arandığı da anlaşıldı.

“Birileri” tarafından gözetlenen küme hafif cezalarla kurtarıldı. Alparslan Çelik de 5 yıl tutuklu kaldıktan sonra 2 yıl önce tahliye oldu. Anlaşılan o ki Türker Ertürk’ü “Kafasına vuracağız” diyerek ayaklarının tozuyla tehdit etmişti. Nitekim daha önce “sıkma tecrübesi” olan Çelik’in yazdıklarına bakılırsa tehdit ciddiydi.

Tabii Türker Ertürk de ciddiye aldı. Avukatı Ayhan Yıldızel aracılığıyla 6 Nisan 2021’de İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Hani İmamoğlu’nu ‘aptal’ sözünden siyasetten men eden savcılık!

Savcılık ne yaptı?

Nedense belgeyi uzun süre dümen altında tuttu. Son olarak, Savcı M.Ç. geçen yıl temmuz ayında kendisine ulaşılamadığı gerekçesiyle Çelik’i faili meçhul birime yönlendirmişti.

Türker Ertürk ve avukatı faili meçhul kalmaması, hatta yeni faili meçhul fail kalmaması için harekete geçti.

Ve ne görüyorlar!

Pek çok suça bulaşan, Rus pilotu öldürerek Türkiye’yi savaşın eşiğine getiren, çeşitli çetelere bulaşan ve birçok hatadan hapse giren Alparslan Çelik, MHP Genel Merkezi’nde. Hatta Devlet Bahçeli’nin arkasında durur ve fedakarlığını yapar. Nitekim savcı “bulamıyor”, bulmak istemiyor! (KAYNAK)